top of page

Deliler deli olduklarının idrakında değildir

  • Yazarın fotoğrafı: Ayçin Çakıcı
    Ayçin Çakıcı
  • 11 Eki 2016
  • 2 dakikada okunur

Ne olduğum gibi görünebiliyorum Ne de göründüğüm gibi olabiliyorum. Başka bi seçenek varmış gibi, Ya görünüşüm oluşumdan farklı oluyor Ya da oluşum görünüşümden farklı. Kimlik arayışında olduğumu söyleyenler mi manipüle etti özgü oluşumu? Yoksa gerçekten arıyor muyum göt cebimdekinden başka kimlikleri.. Bilmiyorum.. Muhabbet etsek birşey biliyor olduğum fikrine varırsın, Adam yerine koyarsın belki beni, Ama hiçbirşey bilmiyorum. Ve hiçbir şeyden emin değilim, Çok fazla tecrübe birikimimden dolayı zannedersem. Belki çok fazla da değildir, Emin değilim. Emin olmadığım için, Güvensiz bi enerji yaydığımı düşünüyorum. Çünkü ne olduğum gibi görünebiliyorum Ne göründüğüm gibi olabiliyorum. Hem hiç kimseye katılmıyorum Hem de herkesi anlıyorum... Belkide bunda da yanılıyorumdur..

Delirdiğimi düşlüyorum bazen, Sonra diyorum ki; "Belki de delirmişimdir. Neticesinde deliler, Deli olduklarının idrakında değiller.". Öyle değil mi? Öyleyse bile yapılacak hiçbirşey yok, tüm bu variyetin, pause ve stop düğmesi bizim kontrolümüzde olmadığı sürece. Bu kontrolsüzlük fikri beni eminiyetsiz kılıyor sanırım. Emin olamadığım için, hiç birşey bilmediğim kanaatindeyim galiba. Nasıl emin olabilirim ki? Ya da ne kadar? Bu algıladığımız varlık, süreç ve mekanın dışında başka varlık, süreç ve mekanların olduğunu tecrübe ettikten sonra nasıl emin olabilirim ki? Sizi geçtim kendimden herşeyi beklerken siz nasıl ve ne kadar bana güvenebilirsiniz ki? Ya da bu fikriyata sahip ben ile empati kurun, kime, ne zaman ve nereye kadar güvenebilirdiniz? Ölüm diye bir olgu var iken. Diğer varlık, süreç ve mekanlara, ister ölüler alemi diyin, ister allameler alemi, ister deliler alemi, ister paralel alemler... Adını hanginiz, nasıl isterseniz öyle koyun. Değişen hiç bir şey olmayacak. Çünkü bu değişimin kendisidir. Okuduğum kitaplar, aynı kafa içinde yaşadığım birbirinden farklı inanılması güç tripler, gezip gördüğüm onca koylar, köyler, dağlar, şehirler sadece tecrübeden ibaret. Belki de hiçbir yere gitmemiş, hiçbir kafa yapıcıyı kullanmamış, hiçbir kitabı okumamışımdır. Bu yazıyı yazdığımı, okuyanları, aralarında hayatlarını bildiğim kişileri ve hayatlarını, kendi hayatımı sadece bi rüya olarak görüyorumdur belki. Belki beş yaşımda gördüğüm yoldan geçen bir adamın marjinal görünümünden dolayı hâlâ tripteyim. Ben emin değilim. Sen ne kadar eminsin? Beş duyu organının aracılığı ile bir algı organında çözümleyebildiğin kadar emin olabilirsin en fazla. Bir algı organını ister somut say, ister soyut fark etmez.

Peki ya Aldous Huxley haklıysa? Ya gerçekten varlık, süreç ve mekanın tamamını bir algı organımızla çözümleyememizin sebebi, kısıtlanmış olan beş duyu organımızla çözümlemeye çalışmamız ise? Ya da Nesimi, Hallâc-ı Mansur, Albert Einstein gibi panteist ve islam tasavvufunda vahded-i vücut felsefecilerinin dediği gibi, herşey Tanrıyı ve Tanrı herşeyi oluşturuyorsa? Veya ateistler haklıysa... Sonsuz rakamca fikir, bilgi ve bu bilgilere eminlik mevcut. Dediğim gibi herkesi anlıyorum lâkin hiç kimseye katılmıyorum. Çünkü herkes asgari bile olsa birşey biliyor ve birşeyden emin. Sokrat gibi tek bildiğim birşey bile yok. Hiç bişey bilmediğime bile emin değilim. Tecrübelerim var sadece ve onlara da emin değilim. Aynı kelimeleri aynı tema ile aynı cümle yapısında, bir yazıda bu kadar çok deklare etmem beni de huzursuz etti özür dilerim. Genelde sen bilirsin ya, bunu da söyleyeyim bil istedim; Ne olduğumu bilmiyorum, Toplumun istediği gibi görünüyorum,,, şimdilik. Bu, asloluşumun özgü ve özgürlüğünden ilk tavizi göründüğüme..

Şimdilik uzaylılar tarafından kaçırıldım. Evet "tarafından".


 
 
 

Comments


© 2023 by Mission Gallery. Proudly created with Wix.com 

500 Terry Francois St. San Francisco, CA 94158

  • Facebook Clean
  • Twitter Clean
bottom of page