Gezerim

Kapadokya:

06/09/2016 - 08/09/2016

Şuanda hayatımda olmayan asla da olmayacak olan dost bildiğim bir kişinin hadi gel demesiyle başladı gezi yolculuğum.

Sırt çantam, çadırım ve ben..

Bu bir başlangıçtı aslında asıl maceram buradan sonra başlayacak.

Kapadokya gerçekten mükemmel bir yer. Gece orada olduk ve bir mağara bularak kayaların üzerinde eğimli bir yere çadırımızı kurduk. Gece oldukça soğuktu. Benim mechulümle birbirimize kuala gibi birbirimize sarıldık. Benim altımda uyku tulumu olduğu için eğimden dolayı sık sık aşağı kaydım :) Gün aydınlandığında yan tarafta daha büyük ve düz bir mağara olduğunu görüp bastık kahkahayı.

Müthiş bir sabaha uyandık. Gün doğumu, balonların ayaklanması müthişti..

Önce köy kahvaltısı yapıp yakın yerleri gezmeye çalışsak da gereksiz dediğim kişi ben orayı gezdim ben burayı gezdim diyerek hızlandırılmış bir gezinti yapmamızı sağladı.

İkinci akşam İnterrail'den Serbay ile tanıştık. Serbay doktor ve sürekli geziyor. Bir gün karşınıza çıkabilir bolca selam söyleyin :) Serbay bizimle yiyeceğini biz onunla içkimizi paylaştık. Ateş yakıp uzunca sohbet ettik. Çok keyifliydi..

Ertesi gün yola çıktık ama açıkçası pek bir şey anlamadım :) bu nedenle bu yaz kapadokyaya tekrar gidip karış karış gezip daha detaylı yazı yazacağım :)

İnenö Yaylası:

Meteor Yağmuru

13/08/2016 - 14/08/2016

İstanbul'dan yola çıkacaktık ve 4 kişilik bir plan yapmıştım. Hiç bir planın gerçekleşemeyeceği gibi bu da iptal oldu ve bla bla car uygulamasından Mert'i buldum :) Ve süpriiis o da Meteor yağmuru izlemeye gidiyormuş. Maceralı bir yolculuk oldu. Sis öyle bir bastırmıştı ki öndeki arabayı göremiyordunuz. Mert benden inatçı çıktı yavaş yavaş giderken arkamıza bir döndük 100 den fazla araç bizden cesaretlenip arka arkaya sıralanmış konvoy şeklinde gidiyoruz.

Kamp alanına geldiğimizde tam bir curcunaydı. Ankara havaları silah sesleri, soğuk ve yağmur.. Evet meteor falan gözükmüyordu :(

Benim çok moralim bozuldu hızlıca yemek yeyip uyudum. Sohbet sesleri üzerine bir uyandım bir grup oluşmuş sıcak şarap ve çay var. Kafamı çıkartıp gelim mi dedim bastılar kahkahayı "gel silah sesleri bitti" :)

Çıktım saat sabah 3 dü herkes sakinleşmiş küçük gruplar halinde sohbete başlamıştı. Bizim ekibin tamamı matematikçiydi. Sohbet çok güzel ve doluydu. Gün doğarken çıkıp yaylayı turladık. Haşlanmış mısır yedik Uzun eşşek oynadık derken öylen 12 oldu saat. Ben bol bol düşüp heryerimi çamur yaptığım ve kuru çamaşırım kalmadığı için erkenden dönmek zorunda kaldım.

Bunun bir başlangıç olduğunu biliyordum. Bu zevki alan bir daha bırakamazdı :)

Bu arada beni getiren Mert çadırsız gelmiş ve arabada uyumuş. Sonrasında başka kamplarda bir araya geldik ve yılların kampçısı gibiydi :)